Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

27 Kasım 2010 Cumartesi

Looooser olmak için bu kadar kasmasan da olur


Şimdi looser olup da bunun farkında olmamak mı kotu yoksa loooser olup, bunun da farkında olup ona rağmen dış dunyaya karşı rol kesen mı daha kötü??

boktan şeyler oluyor her gun, çığlık atasım gelıyor...


Benım anlamadığım bir şey var , anlayan varsa anlatsın lutfen..

neden ınsanoğlu 2 dk once telefonla aradığı kişiyle olan iletişimini, devamında negatif bir şey soyleyecekse mesaja çeviriryor anında?

Bu ne cesaretsızlıktır boyle?

Eğer süper şeyleri soylemek için düşünmeden telefonu çaldırıyorsan, aynı azımle işine gelmeyen şeylerı de soylemek zorunda olduğunu bılerek araman gerekmez mi ? nedır oylee mesajla salak bir iki cumle yazmak??????????

yok bir de gelen mesaj ustune arıyorum, derdım verılen kararın yada bildirilen şeyin aksine ısrarcı olmak değil , sadece bunu sese dokmek, o zaman da telefon açılmıyor!!!

Bu benı son donemde illet edıyor, çok buyuk saygısızlık olarak alıyorum ve sağlam bir yere yazıyorum!

görürsünüz siz :):)

9 Eylül 2010 Perşembe

Bu işte anlamadığım bir şeyler var ama? :-)

Bugün bayram, ramazan bayramının ilk günü!
Yine TV lerde ''nerede o eski bayramlar'' diyen programlar....
kendimi bildim bileli hep aynı programlar var TV lerde bayramlarda, peki bunu duymaya başladığım gunden bugune 30 yıl geçti ve her yıl ben aynı tarz bayramlar yaşadım, ve aynı tarz programlar dinledim TV lerde, şimdi oldum 35, yıne aynı..
Peki kim gördü geçirdi bu eski bayramları, ya da şöyle demem gerekıyordu belki de, 50 yıl önce yaşanmış bayramların özlemi ile mı 35 yıl daha geçirdik?? eskiye dönüş mü istediğimiz?
Neden mevcut zamandaki bayramları bayram gibi yaşamaya çalışmıyoruz da ah vah ederek hiç bilinmeyen o ''hayali'' eski bayramları anıp duruyoruz???

anlayan varsa anlatsın lütfen.
herkese iyi bayramlar!

Din adamı olmak bu kadar kolay mı?

Son dönemlerde gördüklerim, tanık olduklarım beni hayrete düşürüyorrrr!! geçen gün müftülüğe gittim, ihtiyacı olanlara verilmek üzere kıyafetler var diye..
Müftü olduğuna ınanmak istemediğim biri çıktı karşıma , Müftüymüş malasef:(:(:(
Adamda altın görüntülü saat, yuzuk , kolye vs yok yok , direkt ve hiç çekinmeden gözümün içine bakıp duruyor, konuşma tarzı çok vasat, ne diyeceği belli olmadan geveleyıp duruyor, bu nasıl müftü diye içimden geçirdim geçirdim, dilimin ucuna kadar geldı de tuttum yine kendımı ............
Anladım ki bireysel inançlarımla çok daha mutluyum, yardım edeceğim insanı da kendi yöntemlerimle bulsam çok daha gönül rızası ıle yapacağım yadımımı, boyle insanların dini kullanarak kendilerını bır yerlerde tutmaya çalışmaları benı o kadar üzüyor ki sinirleniyorum bile..
Müftü efendinin!! daha 40 yıl daha tovbe etmesi, çile çekmesi gerekır, o zaman bile olur mu bilmıyorum:0(((
İşte buna diyorlar - ''kurunun yanında yaş da yanıyor'' diye... dine kendini adamış insanları da bu şekilde zan altında bırakıyorlar...

Pakistan'da bunlar da oluyormuş :=(((((

Arkadaşlar
okuduğum bir habere göre sel felaketinden etkilenen Pakistan'da büyük toprak sahipleri ve nüfuzlu kişilerin, suyun yönünü kendi topraklarından başka tarafa çevirterek milyonlarca yoksul Pakistan'lının köyleriyle tarlalarının su baskınına uğramasına yol açtıkları yönünde söylentiler dolaşıyormuş!!!!
Ulkedeki bir çok kişi, nüfuz sahibi Pakistan'lıların, nehirlerin taşmasına karşı yapılmış su setlerıne mudahale ederek suyun akış yönünü değiştirdiklerini düşünüyor.

Bu nasıl bir olaydır böyle, bir ulusal afet anında bile hala nüfuz kullanarak yoksul insanları ölüme terkedebiliyorlar!! ne yani! fakirler ölsün mü, hiç bir şey mi haketmiyor bu yoksul insanlar?
Onlar olmazsa bu zenginler nasıl zengin olacaktı??

İçim parçalanıyor bu haberleri duydukça........................

8 Ağustos 2010 Pazar

CAHIT SITKI TARANCI YI ÇOK ANIYORUM BU ARALAR!!

Yaş 35! yolun yarısı eder
Dante gibi ortasındayıs ömrün
delikanlı çağımızdaki cevher
yaşvarmak, yakarmak nafile bugün
gözünün yaşına bakmadan gider
...........
hayal meyal şeylerden ilk aşkımız
hatırası bile yabancı gelir
hayata beraber başladığımız
dostlarla da yollar ayrıldı bir bir
gittikçe artıyor yalnızlığımız

gökyüzünün başka rengi de varmış!
geç farkettim taşın sert olduğunu
su ınsanı boğar, ateş yakarmış!
her doğan günün bir dert olduğunu
ınsan bu yaşa gelince anlarmış...

KEDI KORKUSU - AILUROFOBI

Hem benım kedı korkumu abarttığımı sanan benı çok ıyı tanımayanlar hem de gerçekten kortuğumu bilip de benı sakınleştirmeye çalışan sevgili dostlarım bilirler ki kedi görünce saçmalıyorum,
dun akşam açık havada Cihangirde otururken (tabı kedıler cennetı cıhangır de) arkadaşım Uns anlık olarak elımdekı bardağı şöyle guvenlı bir yere almaya çalışırken bir yandan da çok sakin bir ses tonu ile '' Eda, sakin ol, ama yanından bir kedi geçiyor şimdi '' demesi bir oldu, sağolsun benden once o kolluyor etrafta kedı var mı dıye ki bir faciaya engel olacak :):):)

Ama her zaman bu kadar şanslı olmuyorum tabii ve çığlık çığlığa kalıyorum ortada :):)
Bu sırada da hayvanseverler tarafından suçalnırken, diğer lerı tarafından da yabani olarak damgalanıyorum .......
ama benım derdım buyuk - direkt kedi resimlerıne dahii bakamıyorum!!

Şimdi bunun tıbbı yönünü de görmenizi istıyorum.
Kediden korkmak şımarıklık değil, bunun tıpta bir adı da var: AILUROFOBI!!
Hayvanlara ve ozellıkle kuyruklu hayvanlara karşı duyulan korku en sık rastalanan fobilerden biridir, neden mı? nesıller boyunca butun memelilerı öldüren hayvanlar kuyruklular olmuştur da ondan :):)
Orneğin Eski Mısırda kedilere tanrı olarak tapılıyordu ancak bunun sebebi Mısırlıların kedileri sevmesınden değil onun kötücül güçlerinden korkltukları için tapıyorlardı!

şimdi durun bir kezdaha düşünün - bana ne kadar haksızlık yapıyor olduğunuzu ! :):)

Giderek Araplaşıyor muyuz neyiz?

geçen gün arkadaşımla Taksime indik, beyoğlunda şöyle b,ir tur atalım dıye, arkadaşım bir donem Mısır da yaşamış biri olarak tepkisi şöyle oldu, ''Kendımı Mısır da gibi hissettim! ''
neredeyse caddede hiç Turk yoktu, turustlerın 95% i Arap idi, aileler, hjalinde, gruplar halın de ya da tekıl halde...
kalan ise ''diğer'' denilen yuzdeyı ıfade edıyordu..

Etrafta arap sesleri yukselıyor , hatta onundne geçtiğimiz bir bar ın girişinde arapça tabela dahi asılmıştı..
Insan kendini bir an rüya / ''kabus'' da zannediyor, ki bize öyle oldu - bu ''değerli'' arap turistlerın bızlere bakışları is hat safhada rahatsız edıcı ıdı..

Sonra bir baktım sadece turst olarak mı basıldık Araplar tarafında yoksa ???
Son 3 yılda TR de 1,000 arap şirketi kuruldu!!oysa 1954 - 1999 arası kurulan arap şirketi sayısı sadece 842 idi!
Bakın Turk telekomun 55% hissesini Lubnan / S.arabistan sermayelı Oger Telecoms ortak girişim grubu satın almış .yıl 2005
Lübnan / TR arası vize kalkmış .
Dunyanın en buyuk cam fabrikalarından biri olan Jebel Ali Container glass.2ın sahibi Sheik Abdul Khalig Saeed, İzmir de 25mılyon $ .lık termal tatıl koyu kuruyormuş.
Kuveyt sermayelı Haliç Leasıng TR de temsailcilik açmış.
Suudi Arabistanlı NCB (national commercial bank), TR nin en buyuk katılım bankası Turkiye Finans ın 60% ını satın almış.
TMSF nın el koyduğu Adabank, Kuveyt menşeli The International ınversto tarafından satın alınmış- yıl 2006 .
Halk bankasının 10% luk kısmı Kuveyt Investment Authority Fonu tarafından satın alınmış..

Bu arada da ''siz arapsınız'' diyen dunyanın diğer yaşayanlarına tersını açıklamaya çalışıyorken kendımızı aynen bir arap ulkesınde hissetiğimiz bir taksim akşamı geçirdik....

17 Temmuz 2010 Cumartesi

Great break @Daphnis-bodrum




I had a very short but unforgettable break in Bodrum last week, altough ıt was my very well behaved time without partyıng at all :-))

Still I found a way to enjoy myself and made good friends,

the hotel we stayed with my girl friends had the main role to spend my break short but great!

the hotel itself is quite old and you only use rooms to sleep - however once you go to beach you realze that it is the best beach at Golkoy cost line..

I assume that Mojito is the best thing ever happenned in that hotel ! I can tell that they make mojito much better than Mexicans, Cubans! :-):-)



Food was also great I don't know who was the chief but I should say thateverything I ate was delicious!
The sea is great , not too cold killing you but it is warm and comforting..
What else you can ask from holiday!
If you want to escape from stresfull lives for a while try this hotel , sure that you will thank me! :):)








ALL RIGHT! YOU ARE RIGHT- IT SHULD BE IN ENGLISH TOO!


Hello everybody!

I have been writing my blog in Turkish since it started however ı hot comments from my friends who are not Turkish that they can not read and understand so they do not sign in...

Solution is simple guys, I listened your comments and started to wright in English too :-))


So you are very welcome to my blog......

20 Haziran 2010 Pazar

Yemek pişirme konusunda uzmanlaşmalıymışım :):)

yaaa arkadaşlar ben süper yemek yapıyorum,!!! Süperim vesselam :-)

her gun kendimi aşıyorum, tahmın edileceği üzere yine mutfaktayım, yıktım mutfağıi 4 çeşit yemek aynı anda pişmeye verildi, kalanlar ocak ustune sığmadı yoksa devam edecektim :):)
ee tabi ki arada soğuklar da yapıyorum,
hepsi hazır olunca kendime gerçek bir tadımlık ziyafet çekeceğim, şimdiden masa başına çatal kaşıkla oturacağım anbı beklıyorum !
bir an önce pişmenizi diliyorum sevgili yemeklerım :)):)

KURTARILMAIS GEREKEN BIR ULKEDE YAŞAMAKTAN SIKILDIM


Bügün ki Radikal gazatesinde Ismet Berkan'ın bir yazısı var beni sarıyor hemen, tercüman oluyor dmeek isteyip o kadar iyi yazamadıklarıma,, giriş şöyle - kalanı radikal dan okumanızı öneriyorum...


''Ben kendimi bildim bileli '' kurtarılması gereken'' bir ülkede yaşıyorum. Sanıyorum pek çoğumuz da oyleyiz.Ama ben artık sıkıldım böyle bir ülkede yaşamaktan.

Hayır, sanılmasın ki ülkeden kaçmaya hazırlanıyorum ve ya bu fikri kafamdan geçiriyorum, ama gerçekten sıkıldım kurtarılması gereken bir ülkede yaşamaktan.

Ustelik görüyorum da, ülkenin kurtarılmaya filan ihtiyacı yok, ihtiyaç olan tek şey sükünet, birbirimizi kırıp dökmeden tartışmak ve herkesin kendi işini iyi yapmaya çalışması...........''

değişmeyen gerçekler :-(((((((

Bugün minibüste gidiyorum ve arkamda yaşlı bir amca var,
mevcut duzenden, işleyişten veryansın edıyor da edıyor, dınlıyorum dediklerinin hepsinde de haklı, beni en çok dehşete düşüren yorumu ise şu oldu,
''Ben 60 yaşındayım , 60 yıldır bu duzensızlıkle hep aynı, hiç bir şey değişmedi, değişmez de bu ülkede'!!!'

Evet haklı, dehşet verici gerçek işte bu , biz ulke ılarak değişime açık olmayan ama değişim çığlıkları atarak mevcutiyetine devam eden bir ülkenin insanlarıyız :-((

alın size değişmeyen orneklerden seçmeler;


minibüslerde ayakta yolcu taşınması hep yasaklanır ama ertesı gun bakarsınız yıne balık istifi




  • Turkiyenın hiç bir yerınde yaya geçitlerınde yaya beklerken arabalar asla durup da yol vermez, onlar için trafık lambaları bile durmak için çok iyi bir sebep değilken nasıl olur da yaya geçidinde durmalarını beklerız kı zaten!!



her zaman kuyruklarda bekleme ülkesi olageldik ama kuyrukta uyanık geçinereke one geçmeye çalışan ınsanlardan kurtulamadık, her seferınde de o uyanık geçinenlerın kazanıyor olması da bizi illet etmeye devam edıyor..
Değişim alttan başlayarak yukarı tırmanır, ülkemizde ise üstten gelen bir değişim rüzgarı var aşağılara kadar gelemeden sönumlenip kayboluyor,
üzülerek yaşıyorum bu ülkede her gün..........

15 Haziran 2010 Salı

35 YAŞ PARTY -- NEREDE ÇILGIN FIKIRLER ??

TEKNEDE ÇILGIN BİR PARTY MI???
YOKSA PLAJDA TUHAF OYUNLARLA DOLU BIR PARTY MI??

YOOO, HİÇ BİRİ DEĞİL - ARKA BAHÇEDE BIRA PARTY SI MI??

Eveeett everybody! onerilerinizi beklıyorum, nasıl olsun da 35 yaş party unutulmaz ya da '' hiç hatırlanmaz'' olsun :):):)

MEYVE ÇEKIRDEKLERINE DIKKAT!

yeryuzunun aldığı yağmur oranı 10 yıllık aralarla artış gosterrimiş , 2010 yılı da iştew boyle bir yılmış!!
o yuzden yediğimizkayısı, şeftalı,i karpuz, kiraz çekirdeklerini sakın plastık poşetlere koyup çöpe atmayalım,, onları toprağa serpelım - mumkunse toprağın 10 cm altına gomelım ve uzerıne de su dokelım..
Doğa bu yenı çekirdekleri kucaklayacak ve bağrına basacaktır..
yapacağımız en kotu hareket çekirdekleri poşetlere hapsetmek! sakın yapmayın!!
yapılan çalışmalrda doğaya rastgele atılan çekirdeklerın en az uarısının yeşerip ağzç, bitki olduğu kanıtlanmış.
Bu uygulama TEMA tarafında başlatılmış, hepimiz detsek olalım, yeşil gelecek için..

23 Mayıs 2010 Pazar

THOMAS FRIEDMAN -- OKUMAK LAZIM

Global warming hakkında sayısız kitap var etrafta, hangısını okuyalım diye düşünüyorsanız sıze iyi bir tavsiyede bulunabılırız,
Arkadaşım Rafik'in buyuk etkısınde kaldığı bir kitap HOT, FLAT& CROWDED ....
ebay.den ya da amazondan satın alabılırsınız...

DANIMARKA DA VAHŞET!

denizdeki kırmızılık iklimsel bir olaydan kaynaklanmıyor !!


bu durum ünlü ve zeki Calderon yunuslarını öldüren
ve medeni olduğu iddia edilen insanoğlunun vahşeti yüzündendir!!


bu durum Danımarka nın feroe adalarında her yıl gerçekleşmektedır. katlıamın asıl katılımcıları ise 18 yaş altı
gençlerdir..bu sozde kutlama gençlerın yetişkin olma ve olgunlaşma göstergesidir.




Calderon yunusları diğer tüm yunuslar gibi insanlarla etkileşim içinde olan ve
oyun oynayabılen en yakın nesıldır, sadece saf bir arkadaşlık olarak!

bu saf yunuslar malasef tek seferde birdenbire ölmezler, kancalarla 1,2 veya 3 kez kesilirler :-(
bu surada yunuslar tıpkı yenı doğmuş çocuk gibi korkuyla karışık bir ağlama sesi çıkartırlar!!!
bu muhteşem varlıkların kendı kanlarında yavaşca ve acı çekerek ölmesi esnasında hiç bir acıma / merhamet yoktur.!!
YETER!! bu durum artık durdurulmalıdır!
tepkimizi gosterelım! bu görüntüleri hangi modern dunyaya sığdırabılırız ki?!?!??!
dunyaya sahıp çıkalım, çunku o bizim evimiz!!

Marcus Samuelsson- başarı öyküsü

arkadaşlar bu isme dikkat! Etyopya dan çıkan , çok zor donemlerden geçerek şu an NY de unlu bir aşçı olan bu genç adam geçmişine sahip çıkışı, kayıp aıle bireylerını bır araya getirmek için harcadığı enerji, etyopyalı çocuklar için çalışma azmi ile takdire değer bir kişilik...

geçmişi ile barışık ve gelecekte de ozune yatyırım yapan değerli bir şahsiyet...

takdir ediyorum, ve sizlerle de paylaşıyorum, facebooktan sitesini de ziyaret edebılırsınız...

kurumsal firma olunur TR de ama o formata uygun olur muyuz bireyler??

Turk firmalarında dikkat çeken en onemlı nokta patron kelimesidir, patron korkusudur, patron mutluluğu her şeydır, patron yururken firmada herkes hazırol' a geçeri nefesleri tutar....
ama patron enınde sonunda bir insan ve o da hata yapıyor ve onun yaptığı ufak hatalar bile buyuk etkılere yol açıyor,
ornek alacağınız en usttekı ınsan ise yaptığı her bir yanlış hareket sizin de ona karşı saygınızı kaybetmenızıe yol açar, aynı şey ust yonetımdekı herkes için geçerli artık ....

ama yıne de kurumsallaşıyoruz değil mi? :): oyle diyelım de kendımızı avutalım,
hala insanlar alt kadrolarına bağırarak, hakaret ederek, telefonları selam vermeden açan, kapatan, hatta telefonu hiddetle kapatarak!.... gunlerını dolduruyor ve bu şekilde yonetımsel egolarını tatmın edıyorsa, o fırma ne kadar kurumsal olabılır bilemıyorum.. .
Dınlemeyi reddeden, empathy kurmayan- alt- ust ilişikilerde asla gerçekleşmeyen bir şey ---ama empathy hep de üst yonetım tarafından alt kadrolara oğutlenen bir şey...

Benım şahsi fıkrım turk fırmaları yonetımsel özellikleri geliştirmek için,
kadrolarına lıderlık vasıflarını geliştirecek yonde eğitimler vermelerı gerekıyor, bunu yaparken de en ust kademeden başlamalılar- çunku ne kadar alt kadroları eğitirsenız eğitin, ust yonetım mentalitesi değişmiyorsa sonuç değişmez, en kotu ne olur, eğitilen alt kadrolar başka firmalara kayar - kendileri için uygun firmaları bulma noktasına kitlenırler.....
niye hep Turk firmaları dedim durdum bu yazıda ?
çunku bu tarz dengesiz yaklaşımları hiç bir yabancı ortaklı firma çalışanından duymadım , gormedım, Turklere ozel bir şey olsa gerek.....

5 Mayıs 2010 Çarşamba

bizim devrımız de geçiyor galiba:(

bir arkadaşla konuşuyorudum geçenlerde yemekte, çalıştığımız ofistekı mudurlerden biri elemanlarına The Doors dan bahsederken biri o nedir diye sormuş?!?! işte bu sorunun sorulduğunu duyunca kendıme geldım!!
Edaaaa, uyan senın devrin de kapanıyor* dinazor oluyorsuun:(:( bunu soran kişi mutemelen 90 kuşağı, ve ona ne The doors.dan.......

oysa biz oylemiydik, Pink Floyd album kapakları arasındakı bağlantıları konuşarak saatler geçirebılırdım, ya da Dave Gahan hayatımın adamı idi- görüp gorebıleceğim en cool solist olduğunu düşünürdüm..


Ya da Syd Barrett ve yazdığı o ınanılmaz şarkıları hangı eroinsel havada yazdığı muhabbetleri..
Şimdi anlıyorum kı bunların hepsinden uzak bir nesıl gelıyor, bizden gelen bir Madonna kalacak gelecek nesıllere de :):)



17 Nisan 2010 Cumartesi

Festival geldi geçti, darısı seneye.....

Bu yıl da nasibimizi aldık Istanbul film festivalinden az ya da çok ,

darısı seneye! :)

Çok iyi filmler vardı, çok soyut olanlar olduğu kadar çok sıradan bir konuyu mukemmel işleyerek sunanlar da! İşte onlardan biri Matmazel Chambon idi. Konu basit- evli bir erkeğin eşini başka bir bayanla aldatması:-)

Oyle demeyin hemen, film çok içerikliyidi! konuyu duygusal yonunden, kişilerin beklentileri, özlemleri, arayışları yönünden ele almıştı...

Bir erkek arkadaşımla gittiğim bu fılmde onun çıkardığı 2 sonucu paylaşacağım sizlerle,


bu filmdekı erkeğin yaptığı 1 doğru 1 de yanlış şey var

1 - Bir erkek sex den sonra asla konuşmamalı çunku saçmalar! (bu yorumu hak eden sahne şöyledır - erkek eşini aldattığı kadınla birlikte olur ve sonrasında kadın nereye giderse o da onunla gitmek istediğini söyler :))

2 - Eşini aldatan erkek, karısı '' neyın var?'' diye sorduğu zaman sessiz kalmalıdır! ( bu yorumun gittiği sahne ise şöyle - erkek gunlerdır ruh gibi yaşar, aklı fikri diğer kadındadır, eşi erkeği sert bir dille sorgular ve neyın var senın dediğinde erkek bir sure sessız kalır ve yok bir şey, merak etme iyiyim der :):))


Kısa bir dipnot -- Bu filmdeki oyunculuğu ile Sandrine Kiberlain ( erkeğin eşini aldattığı kadın)Juri özel ödülü aldı....


UYANIN ARTIIIK!


Nedendir bilinmez erkeler kadınların tamamının sosyal/ kültürel gelişimden uzak, eğitimsel olarak kesinlikle onlarla yarışamayacak kadar sıradan (neredeyse aptal!), sadece cinsellik konusunda fonksiyonel olduklarına ınanıyor,

noooooluyoruz????????????

bu işin kadını erkeği mi var, meraklı, eğitimli, gelişime açık biri olup olmamanla ilgili olarak kadın ya da erkek hem sosyal hem de kültürel yonu güçlü yada zayıf olabılırsın, eğer ilgili değilsen aptal muamelesı gosterilmesi de ayrıca saçma bir sonuç!!


niye mi kızdım gene?? anlatıyorum :)


son donemde tanıştığım bir grup arkadaş ile bir doğum günü partisinde bir araya geldik, muhabbet muhabbeti açtı, sonunda dunya nüfusu ile ilgili bir konuda biri nüfüsun 5 milyar olduğunu soyledi, ben de ''5 milyar olduğundan eminmisin? '' diye sorunca başka bir tanesi '' Daha mı az buluyorsun?'' tarzı bir soru yonellti

''Hayır, aslında 5 milyarın çok ustu olmalı ,Çin aldı başını gitti '' dedim...

Soruyu soran arkadaş şöyle bir tepki gösterdı,

''bir an senın dünya nüfusu 1 milyar değilmiydi tarzı yorumları olan kızlardan sandım '' dedi....

Buyrun buradan yakın!!

şimdi ıkı konu var,

1 - kadınlar da dunya nüfusu ile erkekler kadar ilgili olabilir (kaldı ki erkekelerın de pek bir şey bildiği soylenemez) bunun için şaşırmak niye??

2 - Dünya nüfusunun 1 milyar olduğunu düşünen kadın da aptal olarak kabul edılemez. Oyle olsaydı butun Amerıkalıların aptal olması gerekırdı :):)

bu arada 2009 yıulı dunya nüfusunu veriyorum ---- 6 MILYAR 810 MILYON Hehehehehehhe:)


Bunun başka komık bir örneğini de yaşadım,onu da anlatmadan geçemiycem,

Hollandalı Bir arkadaşımın Turk kadınlarının genel kültürü hakkında pek de pozitif olmayan düşüncelerı varmış belli ki , yeni tanıştığımız bir donem de şakayla karışık ülke başkentlerını sormuştu, ben doğru cevap verdikçe de şaşarıması ve daha zor ulke başkentlerı sormaya yonelmesı de ayrı bir komedi idi ...

Biliyoruz Hollandalı sevgili dunya insanları kendilerıne çok guvenırler ama bu kadar basıt konularla genel kültür ölçme yoluna da gitmemek lazım :):)


Buradan vardığım sonuç şudur ki

erkekler zeki kadınla baş emeyeceğini düşüne düşüne kendine bu formatın dışında kaldığını düşündüğü kategoriyi seçmiş yıllarca

sonradan sonraya da sıkılmış, şimdi de kadının zekisini bulmaya çalışıyor kendınce geliştirdiği sınama yontemlerı ile.

Daha neler göreceğiz bakalım.....


14 Nisan 2010 Çarşamba

UNFAITFUL....


Eliiif, sana bugun anlatmaya çalıştığım filmin adını buldum sonunda , UNFAITFUL! gördüğüm en iyi aldatma uzerine çekilmiş film olur kendileri...
Oliver Martinez var diye değil, hele hele Richard Gere var diye hiç değil :)
oyunculuk mukemmel her bir birey için ..

CITY'S DE FILM GOSTERIMI DE NE OLUYOR?

Yazmadan da edemiyeceğim, film festivali bu sene City's de de yer alıyor ,ama nıye ??
ben hep taksim sinemaları ıle Istanbul film festıvalını ozdeşletirmişimdir, katılımcıları, seyırcılerı, takıp eden kitle Taksim de super bir mozaik oluşturur bence her seferınde,
O yüzden City's adını goruncescınema listelerınde bozuldum hatta,
ne anlamı var şimdi boyle halkla iç içe olan bir festivali burjuva havasına sokmanın? belkı benım kuruntum ama yine de orada hiç bir film izlemeyeceğim bana çok yakın olmasına rağmen, yine koştur koştur Taksim deki gosterımlere yetişmeye çalışacağım:)

FİLM FESTİVALI NASIL GIDIYOR?

29.uluslarası fılm festivalını kıyısından köşesinden yakalamaya çalışıyorum, maden tümüne gidemıyorum bari ne var ne yok bakayım dedim, neden butun gosterımler gunduz anlamadım kı,i bu çalışan kesım nasibini almasın mı yanı festivalden? :(:(
neyse oole hemen pes etmedim tabı kı , Altın lale ye aday yabancı bir film ile başladım , FACE...
Yonetmen koltuğunda Min Liang adlı bir Tayvan.lı oturuyor,
film ne uzerıne bilmıyorum, ızlemedın mi diyeceksınız, izledım izlemesıne ama , okuduğum kısa bir ıkı cumlede bahseden noktaların hiç birinin farkına varamadım , muzeyı tanıdım işte en kötü :):)
21:30pm de başlayan film 24:00 da hala devam ederken pes edip eve gitmeye karar verdim.......

Olsun, film festivalinden bir şeyler yakaladım mı yakaladım :-)
yarı nda daha anlaşılır bir film seçtim, Matmazel Chambon - konu ''ilk görüşte aşk'' :))
anladıklarımı yarından sonra aktarcam artık ......

11 Nisan 2010 Pazar

I love ''Big Bang Theory''











Son dönemlerin en iyi komedi dizisi olarka görüyorum Bi Bang theory'i, ve espirileri de çok zekice!! :-)

BCC nedır?

BCC henuz maillerin varolmadığı zamandan gelen bir terimin kısa yazılışıdır.
'' blind carbon copy'' !!
BCC de yazılan adresler kimse tarafından görülmez:-)

Mexico - Teotihuacan (wich means "the place where men become gods")











28 Mart 2010 Pazar

earth Hour nasıl geçti?!? benim ki interaktif tiyatroda geçti...

Earth hour da ışıkları kapatıyorduk değil mi? ben o saatlerde evde değildim, tabii ki ışıklarım da kapalıydı :):)
ama etrafta neredeyse kımsenın haberı yoktu:(
o akşam interaktıf tıyatroya gittim, komedi ağırlıklı bir tiyatro çalışması - orada oyuncular seyırcılerden kelımeler istıyorlar- o kelıme etrafında oyunu doğaçlama yaratıyorlar, o an bir seyırcı kuresel ısınma deyınce ben de Earth hour dedim arkasından ( tabı turkçe olarak dunya saatı dedım)
kelımeleır toplayan oyuncu hatun, bunun pek kuresel ısınmayla ilgisi yok galiba dedi!?? aynı gun saatlerın ileri alınıyor olması bır talıhsızlık , sanırım oraya gonderme yapıyorum zannettı, ben duzeltmeye çalışırken ''yok o değil, hani varya ışık kapatma eylemı küresel ısınmaya karşı'' hık mık...... ooolece cumlem ağzımda kaldı:(:(
belkı de o akşamkı tıyatro oyuncularının bu konuyu bılmesı gerekırdı ve belkı de oyunun bır parçasında da bunun uzerıne bir doğaçlama yaparak hem ınsanları guldurup hem de akıllarında bir kalıcılık yaratabılırlerdı.
sanırım topluma hitap eden kesımlerın, radyo, tv, gazete, tıyatro , film vs. toplumsal olayları aktif olarak desteklemelerı beklenen şeydir, ya da ben beklıyorum , yaa ben ne yapıyorum oyleee?? ..............
oooooole işte ...

HAYATIMDA IZLEDIĞIM EN HEYECANLI VE EN İÇ PARÇALAYICI MAÇTIR BU ...

Tennis meraklılıarı bu ıkılıyı hemen hatırlayacaktır, yıl 2001, Hırvatlı tenisçi Goran İvaniseviç ve Yakışıklı Avustralyalı Patric Rafter karşılaşılaşması - Wimbledon - fınal maçı!!
Hala maçı hatırladığımda tuylerım urperıyor, bu maç benım Londra'da yaşadığım donemde, kesın dönüş yapmadan once izlediğim son Wimbledon olması açısından da ayrı bir onem taşıyor... ..
Goran nerden çıktığını anlamadığım bir Hırvat, ha bire kazanıyor fınale gelene kadar
(hatta Rus raket Marat Safın le oynamıştı semı fınal için -- Marat delirmişti court.da - bılenler bilir yuksek temperı ıle unlu bir tenişçi Marat (kızınca raket kırar :))- onu da ızlemekten buyuk zevk alırım ayrıca:))
ve benım butun turnuvadakı tek favorim olan Pat Rafter!!
Maç bıtımınde Pat ın huznu içler acısıydı, o kadar uzulmuştum kı bır kaç gun depressıve kalmıştım, kupa verilirken çok acıklı bir konuşma yapmış ve ağlayarak almıştı ıkıncılığı,
diğer yandan Goran ise bir efsane oluyordu karıyerınde bir ilk, wimbledon tarıhınden bir ilk!! o yuzden o kazandı diye de kızamıyordum ama Pat kaybetti diye de en az onun kadar uzulmuştum :):)
ne tuhaf değil mi? Bazı şeyleri bu kadar derınden hissetmek, o maç benım bu şekilde hissettiğim ilk ve son maçtır - sonrasında hiç bir oyuna kendımı bu kadar kaptrımadım :-))
Artık buyudum galiba :):)

Marsel ılhan'ı duymadıysanız dıkkat!

Geçenlerde bir arkadaşla konuşurken Avusturalya açıkta bir Turk tenisçi vardı dediğinde şaka yapıyor sanmıştım, sonra baktım gerçek!!
Hakıkaten de bir Turk varmış, ve dunya tenis camiası tarafından da dikkat çekmeyı başarmış!
Ingiliz gazatelerine kadar taşınıp tehdit olarak adından bahsettirdiğine göre gereğinden fazla dıkkat çekmiş Marsel Ilhan! :):):)
Düşünsenize Rafael Nadal ile Marsel Ilhan'ın karşılaştığı bir maçı izlediğimizi!! oooppps! heyecan yaptım:-)
Ben de izlemeye aldım bu genç tenisçiyi.....

2010 Dunya Basketbal Şampiyonası Türkiye'de!!




2010 yılı basketbal şampiyonası çok heyecanlı geçeğe benziyor, van kedisinin top elinde koşturmasından belli değil mi? :):)
başarılı bir mascot seçilmiş bence, fikir de, hikayesı de iyi, henuz adı belli olmayan bu mascot'a ben BASCAT isminin verilmesi için oyladım, bakalım toplam oylar ne gosterecek....
28 ağustos'da start verecek olan şampiyonada çeyrek fınaller Istanbul'da oynanacak, Turkıye nın çeyrek fınale çıkamaması mumkun değil demek istıyorum, Rusya, Yunanıstan dişli takımlar ama olsun biz de Türküz :):):) bu milliyetçilik değil de nedir şimdi ama yazdım gitti :):):)


En son marşlar bestelediğimiz, havalarda yumruklarla ve 12 dev adam naralarıyla geçirdiğimiz Avrupa şampiyonasından sonra Dunya şampiyonası daha da uçuracak..

Haydi finalde oynayalım şimdi!!!

27 Mart 2010 Cumartesi

EARTH HOUR!!!

Today at 8:30pm - 27/03/2010 -- millions of people across the globe will unite to take action against climate change by switching off their lghts for '' Earth hour''. Devised by WWF and created to take a stand against the greatest threat our planet has ever faced, ''Earth Hour'' uses the simple action of turning off the lights for one hour to deliver a powerful message about the need for action on global warming.

bugun ısınmaya karşı Dunya saatı için 20:30 ve 21:30 arası zorunlu olmayan ışıkların kapatılmasına destek vermek isteyenler için......

21 Şubat 2010 Pazar

Manga "Avrupa'nın En İyi Sanatçısı''


Manga'nın ödül aldığı geceyı izledim, iyi bir giriş, iyi sahne, big thanks to everyone but...
her zaman bir ''ama'' var ya onu soyleyeceğim..........
Ödülü ''for our lovely country'' vs diyerek aldılar, bılemıyorum sanırım biz Turkler inanılmaz milliyetçi ruhluyuz, yurtdışında olan butun başarılarımızda vatanımız için, ulkemız, insanımız için vs diyoruz, ilk aklımıza gelen de hep bu tarz cumleler oluyor..
ben olsam sanıyorum kı bende aynısını yapardım ama
diğer kazananlara baktığımızda kimsenın özellikle ulkesıne vurgu yaptığını gormuyoruz, ya da nadıren oluyor ,
ama Turkler için hep ana mesaj bu oluyor..
neysa sonuçta mutluyum, Manga en iyisi seçildi bir Turk grup olarak :-):-)

I love Bradley Cooper!!


................... ve Tanrı adamı yarattı! :-)


20 Şubat 2010 Cumartesi

Koş koş koş, bitmedi maraton...

nostaticstatic.blogspot.com
Hayatta her şey için boole ter dökerek koşmamız gerekiyor, ama niye oyle olmak zorunda bilmiyorum?
Dunya duzenı mıdır bu, oyle ise şu mıracle.lar nasıl oluyor,
hanı yolda yuruken bir tomar para bulup da hayatı değişenler, ya da strucbucks da kahve içerken yan masada oturan iş adamından iş teklifi alıp da karıyerının doruklarına ulaşanlar..
yada durakta beklerken hayatının erkeği ile tanışanlar..
ya da bıkkın olduğu hayatındakı herşeyı değiştirip ( işini bırakıp, mevcut sevgilisini terk eden vs)de mutluluğu bulanlar...
bunların hepsi sadece filmlerde mı oluyor?
cevap EVET se ben koşmaya devam edıyorum demektır ama bir yerde artık nefessiz kalcam diye de endişe edıyorum, o yle olursa noooolcak!?!?!
noooooooooo!!!

Nedir şu yaylardan çektiğim.....


Sevgili yay insanı,
kalbımı çok kırıyorsun, nedir bu çektiğim senden?
tamam anladık doğan gereği laf sokmayı seviyorsun, aşağılamak ise en iyi yaptığın şeylerden biri, kendinden o kadar eminsin ki, içinde olan savaşlarından en ufak bir ipucu vermıyorsun dışarı,
tamam ben bunlar doğandan geliyor diye senı tolere etmeye çalışayım da ben de bir BAŞAĞIM! sen de bunu bil!
Let's meet on the half way :)

Is ıt really a mystery?


arkadaşlar bu çizimi internette gordum ama web adresı ile nasıl indileceği konusunda en ufak bir fıkrım olmadığı için oooole ekledım buraya:( bir an evvel webden resım yuklemeyı öğrenmem gerekıyor ama nasıl? :):)
şu yarım bardağa nasıl baktığımız ile ilgili yaa şu koskoca ömrümüz, guluyorum bazen...
bardağın yarısı ''apple juice '' ise mevlana gibi yaşar giderız :):) ama yaa bardağın yarısı ''PEE'' ise üstelik yarısı da boşsa o zaman nooolcak???

Oleeeeey! Cemre düştü!!!!


oleeeeeey! İlk cemre düştü sonunda 19 şubat da!
ofisten bir ara çıktım , güneşi görünce tepede parlarken içim kıpır kıpır oldu! işi gücü bırakıp veresım geldi sırtımı güneşe, aklımda hiç bir şey olmadan ooooole oturayım dedım kaldırımın üstüne.......
Şimdi Cemre düştü havaya, sıra su da en sonunda da toprak! bu üçleme kutsal bir üçleme ve 7 gun ara ile birbirne bağlı..
Seviyorum şu doğa olaylarını, o kadar ince hesaplanmış, o kadar duzenli ve kusursuz ki.....
mutluyum bahar gelıyor:-)

Nedır bu şimdi, açgözluluk mu yoksa safi halka yardım mı?

Madem dolduracaksınız balık istifi gibi insanları hergun, hakkını verın de adam gibi minibüs alın Saygıdeğer Takism/ şişli - bakırköy şöförleri!!! işte size 12 kişilik minibus!

mevcut sarı dolmuşlar 7 kişilik - resmı kayıtlara gore - kım takar resmıyetı diyen saygıdeğer şöförler once 8 kişi almaya başladılar, tabure ekleyıp şöför arkası sıraya ''abla/abi soğukta bekleme, yağmurda bekleme, sırf size yardım için koyduk tabureyı'' diye diye insanların regular oturma yerı halıne getirdiler o dötten tabureyi...
o tabure ne iş gören şeymiş meğer?!?!?- keşfedince saygıdeğer şöförler, bahsettiğim şöför arkası sıranın cam kısmındakı boşluğa da yarım tabure monte ettiler, al sana oldu mu 4 kişilik oturma yerı.....

ara ara sönük itirazlar olsa da baktılar yavaş yavaş insanlar sindirdi olayı, bu sefer ön koltuğa 2 kişi almaya başladılar, itiraz edenler çıktı, ona da çözüm buldular, eşler one gelsın!!!

sonuçta 7 kişili dolmuş oldu mu sana 10!!!

İşte size memleketimden insa manzaraları, yüz kızartıcı!!

ben ne mi yapıyorum , o çakma yerlere oturmamak için bir sonraki dolmuşu beklıyorum, geç kalsam da gideceğim yere yine de beklıyorum, kazanılmış hakkımı kımselere vermeye nıyetım yok, benım oturduğum koltuğun parasını alıp utanmadan aynı koltuğu başka birine daha satmalarına ızın vermeyeceğim kendı adıma!!
ben normal koltukta oturduğum halde çakma yerlere ada malmaya kalktıklarında itiraz edıyorum, ağız kavgası oluyor bol mıktarda , ama onlar bıkmadı ben bıktım, şu aralar sadece binememe protestosu yapıyorum, başkaları bındıkçede o çakma yerlere içimden gerıye doğru sayarak eve mumkun olduğunca çabuk ulaşamak için dua edıyorum.. yanı ben de sindiriliyormuyum yavaş yavaş??

bu durumdan nefret edıyorum...

23 Ocak 2010 Cumartesi

bu ara gıcık olduğum şeyler

Oncelıkle ınsanların havaalanlarında valizleri taşıyan konveyor.lere neredeyse sıfır pozisyonda beklemelerıne gıcık oluyorum!!
anlıyoruz valızını gormek ıstıyorsun ama sen o banda yapışırsan diğerlerı yanı bız arakada bekleyenler valızimızı goremez hale gelıyoruz, bu işin mantığı belli mesafede beklemek ki herkes aynı anda bandı gorebilsin, oyle değil mi?
daha da gıcık olduğum şey, valizin ilk çıkış noktası olan band ağzında bekleyenlerı gormek!!
valizler harala gurele gelırken devrılenleri, takla atarak banda düşenleri, band korkuluklarına çarpanları oluyor, ama ınsanımız bunu takmıyor bile, bu yuzden sakatlanan oldu haberlerı duyarsanız şaşırmayın!!
niye boyleyız kısmını artık sorgulamıyorum, işte oyle bir toplumuz.....

very ınterestıng story, do you have guts to do so or enough money? :-)


Sızı terk eden adama dersını vermek için bu kadar pahalı bir yol seçer mıydınız bılmıyorum , 150,000$us lık bir intikam!??
karısına gerı donen sevgilisinin kendısı ile olan resmını New York tımes meydanında dev boyutta billboard.a astırmış!
Bu adam da Başkab Obama'nın danışmanıymış bu arada...
Haberlerı yahooo sayfasında görünce blogu ma almadan edemedım,
once in a life time decision - not open to an argument whether it was right thing to do :-)

London Streets on New Year Eve

I love Carnaby Street in London, I am sure that many of you may feel tha same way, as it isthe place for fashıon , heart of the fashion , heart of color full people....