
Hala maçı hatırladığımda tuylerım urperıyor, bu maç benım Londra'da yaşadığım donemde, kesın dönüş yapmadan once izlediğim son Wimbledon olması açısından da ayrı bir onem taşıyor... ..
Goran nerden çıktığını anlamadığım bir Hırvat, ha bire kazanıyor fınale gelene kadar
(hatta Rus raket Marat Safın le oynamıştı semı fınal için -- Marat delirmişti court.da - bılenler bilir yuksek temperı ıle unlu bir tenişçi Marat (kızınca raket kırar :))- onu da ızlemekten buyuk zevk alırım ayrıca:))
ve benım butun turnuvadakı tek favorim olan Pat Rafter!!
Maç bıtımınde Pat ın huznu içler acısıydı, o kadar uzulmuştum kı bır kaç gun depressıve kalmıştım, kupa verilirken çok acıklı bir konuşma yapmış ve ağlayarak almıştı ıkıncılığı,
diğer yandan Goran ise bir efsane oluyordu karıyerınde bir ilk, wimbledon tarıhınden bir ilk!! o yuzden o kazandı diye de kızamıyordum ama Pat kaybetti diye de en az onun kadar uzulmuştum :):)
ne tuhaf değil mi? Bazı şeyleri bu kadar derınden hissetmek, o maç benım bu şekilde hissettiğim ilk ve son maçtır - sonrasında hiç bir oyuna kendımı bu kadar kaptrımadım :-))
Artık buyudum galiba :):)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder